Çevre kirliliği tüm dünyanın karşı karşıya olduğu, acil çözüm gerektiren bir sorundur.
Çok sayıda insan bu konuyla uğraşmakla
birlikte birçok devletin ve büyük şirketlerin bu konuda yeterli duyarlılığı
gösterdiği söylenemez. Çünkü kirliliğe karşı önerilen önlemlerin maliyeti
genellikle yüksektir ve şirketlerin karlarını azaltır. Birçok kişi de kirliliğe
karşı önlem alınmasını ister ama bunun için yaşam biçimini ve alışkanlıklarını
değiştirmeye yanaşmaz.
Çevre kirliliği geç kalınmadan denetim
altına alınmalı ve kirliliğin azaltılmasına çalışılmalıdır. Ama başarılı
sonuçlar alabilmek için sanayicilerin bundan doğacak maliyet artışını göze
alması ve insanların yaşam biçimlerini değiştirmesi gerekir. Örneğin, elektrik
santrallerinin bacalarına filtre konularak zararlı gazların önüne geçilip asit
yağmuru azaltılabilir ama bu uygulama elektriğin fiyatını yükseltecektir. Öte
yandan insanların özel otomobil kullanma alışkanlıklarından vazgeçmeleri de
çevre kirliliğinin önlenmesine önemli katkıda bulunacaktır.
Günümüzde,
kirliliğe neden olan maddeleri ve verdikleri zararları yukarıda
gördük. Bilim adamları bunları kullanmaktan kaçınmak ya da zararlarını ortadan
kaldırmak için çevre dostu alternatif enerjiler (güneş enerjisi, rüzgar
enerjisi, gel-git enerjisi, jeotermal enerji) bularak bunların kullanımını
yaygınlaştırmaya çalışmaktadırlar.
Böylece insanların neden olduğu çevre
kirliliği ve zararlı maddelerin kullanımıyla ilgili olan olumsuzlukların
giderilmesi ve ekolojik dengenin korunması amaçlanmaktadır.
Çevre
Endüstri ve Enerji İlişkisi
Endüstri ve toplumun enerji ihtiyacı
karşılanırken seçilecek enerji türünün çevre ve insana olan etkisi
düşünülmelidir.
Ayrıca fosil yakıtların ana maddesi olan
karbon, endüstrinin en temel malzemesi olan çeliğin de önemli bir elementidir.
Gelecek nesillerin sanayisinde üretilecek plastik, sentetik kumaş, çözücüler,
yağlar, karbon lifli ürünler için de fosil yakıt kaynaklarının korunması
gerekir. Kullanılan kömür rezervlerinin azalması da alternatif enerji
kaynaklarını önemli hale getirmiştir. Alternatif enerji kaynakları, güneş,
rüzgar, jeotermel, vb. enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar aynı zamanda
yenilenebilir kaynaklardır. Aşağıdaki şemada yenilenebilir kaynaklar ile fosil
kaynaklar karşılaştırılmıştır.
Şemada gördüğümüz gibi yenilenemeyen
kaynaklar zaman içinde tükenmekte ve kullanımı çevreye zarar vermektedir.
Yenilenemeyen enerji kaynakları çevre
kirliliği ile doğru orantılıdır. Yenilenen enerji kaynakları ise çevre
kirliliği ile ters orantılıdır.
Enerji kullanımı ve çevreye etkileri
gelişim açısından değerlendirildiğinde arada güçlü bir ilişki vardır. Yenilenebilir
enerji kaynak kullanımının artırılması, çevre kirliliğinin azalması, enerji
kaynaklarının verimli kullanılmasını gerektirmektedir.
ÇEVRE DOSTU ENERJİLER
Enerji, başta sanayi ve yerleşim yerleri
olmak üzere tüm sektörlerde yaşamsal öneme sahiptir. Üretim ve tüketim
aşamalarında çeşitli çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir.
Artan nüfusa ve dolayısıyla artan enerji
ihtiyacına bağlı olarak kaynakların yoğun olarak tüketilmesi ve ekolojik
dengenin bozulması söz konusudur. Dolayısıyla, diğer ülkelerde olduğu gibi
ülkemizde de enerjiye bağlı çevre sorunları yaşanmaktadır. Enerji kaynaklarının
fazla miktarda sömürülmesi sonucu bozulan doğal dengenin çok sayıda olumsuz
etkileri ortaya çıkmıştır. hem doğayı korumak hem de bu günkü enerji kaynakları
bakımından zengin olan hücrelere bağımlılıktan kurtarmak için alternatif enerji
kaynaklarına yönelmek zorunlu olmuştur.
Güneş, rüzgar, jeotermal, gel-git enerjisi
kaynakları fosil enerji kaynaklarına alternatif olarak sunulduğu için bunlara
alternatif enerji kaynakları adı verilir. Doğada sürekli var olan bu
kaynakların en önemli özelliği yenilenebilir olmalarının yanı sıra kullanım
esnası ve sonrası doğaya zarar vermemeleridir.
Güneş
enerjisi: Güneş enerjisini
toplayıp ısı ve elektriğe dönüştürebilen güneş kolektörleri güneş enerjisi
kullanımında aracı elemandır. Genellikle çatılara yerleştirilen bu
kolektörlerin yanında bir de su deposu bulunur. Depoda bulunan su güneş
enerjisi ile ısınarak ısınma-ısıtma ihtiyacı giderilir. Çevreye hiçbir zararı
olmaması, sürekli yenilenebilir olması güneş enerjisini cazip hale getirir.
Rüzgar
enerjisi: Tüm dünya genelinde
faydalanılabilir bir kaynaktır. Rüzgar türbünü adı verilen büyük pervaneli
yüksek kuleler aracılığıyla rüzgar enerjisi elektrik enerjisine dönüştürülür.
Jeotermal
enerji: “Yer ısısı” anlamına
gelen jeotermal kelimesi yer kabuğunun iç kesimlerinde birikmiş basınç
altındaki sıcak su, buhar ve gazdan elde edilen enerjiyi adlandırmak için
kullanılmaktadır. Bu enerjiden yeryüzüne çıkan sıcak sular aracılığıyla
yararlanılır. Kaplıcalar jeotermal enerjinin ilk kullanım alanlarıdır.
Jeotermal enerjiden kaynağın sıcaklığına bağlı olarak ısıtmada ve enerji
üretiminde yararlanılabilir. Özellikle ada devleti olan İzlanda bu enerjiden
çokça faydalanır. Ülkemizde jeotermal enerji bakımından zengindir.
Dalga
enerjileri: Okyanus, deniz gibi
büyük su kütlelerinde meydana gelen dalga (gel-git) veya okyanus akıntısı
nedeniyle yer değiştiren su kütlelerinin sahip olduğu kinetik veya potansiyel
enerjinin, elektrik enerjisine dönüştürülmesidir. Denizve okyanuslardaki
düzenli akıntıların kinetik enerjisinin, deniz tabanına yerleştirilen türbünler
aracılığıyla elektrik enerjisine dönüştürülmesi sağlanır. Sahilleri güçlü
rüzgarlara maruz kalan ülkelerde
kullanılabilir.
Son yıllarda kullanılmaya başlanan dalga ve
sudan enerji modelleri de alternatif enerji kaynaklarından sayılmaktadır.
Denizdeki dalga akımlarından yararlanarak geliştirilen enerjilere dalga
enerjisi, tatlı ve tuzlu suların birleştiği yerlere kurulan ünitelerle sağlanan
enerjiye de “ozmos” enerjisi adı verilmektedir.
Suyun
sahip olduğu enerjiye hidrolik enerji adı verilmektedir.
Sudan enerji alarak hidrolik enerjiyi
mekanik enerjiye dönüştüren su çarkları ve su türbinleri, hidrolik enerjinin
temel mekanizmasını oluşturmaktadır.
Akarsular bir ülkenin tarımına hizmet
ettiği gibi, elektrik enerjisi üretiminde de önemli bir role sahiptir. Fosil
(petrol, kömür)yakıtlarından istenildiği kadar elektrik üretebilmekte, fakat bu
kaynakların tükenen ve çevreyi kirleten birer kaynak olmaları sebebiyle kısıtlı
kullanım imkanı bulunmaktadır.
Bir diğer alternatif enerji kaynağı da
nükleer enerjidir. Nükleer enerji atomun çekirdeğinden elde edilen bir enerji
türüdür. Ağır radyoaktif atomların bir nötronun çarpması ile daha küçük
atomlara bölünmesi veya hafif radyoaktif atomların birleşerek daha ağır atomlar
oluşturması sonucu açığa çıkan enerjinin (nükleer enerji) nükleer reaktörlerde
elektrik enerjisine dönüştürülmesiyle ekle edilir.
Nükleer
enerji: Enerji açığının
giderilmesini sağlayabilir ancak bu santrallerin kurulum maliyetinin yüksek
olması, nükleer atıkların doğal çevreye vereceği oldukça büyük zararlar mutlaka
göz önünde bulundurulmalıdır. Nükleer atıkları zararsız hale getirme yöntemleri
uygulanmalıdır. Nükleer santrallerin özellikle deprem tehlikesi olmayan
yörelerde kurulması gerekmektedir.
Nükleer santrallerin kontrollü bir şekilde
kullanılması halinde fosil yakıt rezervlerinin daha uzun süre dayanması, çevre
kirliliğinin önlenmesi, yakıt fiyatlarının ayarlanması ve ucuz elektrik
üretilmesi gibi çok yönlü faydalar sağlanacaktır.
Alternatif enerji kaynakları kullanılarak
çevre kirliliğinin önüne geçilebilir. Ayrıca yakın gelecek yenilenebilir enerji
kaynakları olduğundan, halen enerji ithal eder durumda olan ve dünyanın belli
ülkelerine enerji bakımından bağımlı olarak varlığını sürdüren devletlerin çoğu
kendi enerjisini kendi üretir hale gelecektir. Böylece dünya genelinde gözle
görülür bir siyasi ve ekonomik rahatlama sağlanacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder